head on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

head on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"head on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
head on zf. doğrudan
head on zf. direkt

"head on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 346 sonuç

İngilizce Türkçe
General
a head-on collision i. kafa kafaya çarpışma
head-on collision i. kafa kafaya çarpışma
head on a spike i. kazığa oturtulmuş kelle
head on a spike i. kazığa oturtulmuş kafa
have a good head on one's shoulders f. aklı başında biri olmak
have a good head on one's shoulders f. çok zeki olmak
set a price on someone's head f. aranılan bir kimsenin kellesine fiyat biçmek
put a price on somebody's head f. başına ödül koymak
have a good head on one's shoulders f. sağduyu sahibi olmak
have one's head screwed on right f. aklı başında biri olmak
get one's head screwed on right f. akıllanmak
collide head-on f. kafa kafaya çarpışmak
have one's head screwed on the right way f. aklı başında biri olmak
hit the nail right on the head f. kafasına çivi çakmak
be in a head-on collision f. bir araçla kafa kafaya çarpışmak
head on crash f. (araç) kafa kafaya çarpışmak
stand on one's head f. amuda kalkıp durmak
put one's head on someone's shoulder f. başını omzuna yaslamak
put one's head on someone's shoulder f. başını omuzuna yaslamak
head-on s. burun buruna (çarpışma)
head-on s. kafadan/önden
head-on s. katı
head-on s. uzlaşmaz
on one's head zf. tepetaklak
head-on zf. kafa kafaya
head-on zf. taban tabana zıt olarak
head-on zf. kesin bir şekilde
head-on zf. uzlaşmaksızın
head-on zf. üstüne
Phrasals
head on over f. gitmek
Phrases
on his own head be it expr. vebali kendi boynuna
Proverb
he wears a ten dollar hat on a five cent head eşeğe altın semer vursan yine eşektir
he wears a ten dollar hat on a five cent head kel başa şimşir tarak
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin deneyimini bekleyemezsin
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin görmüş geçirmiş tavrını bekleyemezsin
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin yapacağı sağduyulu muhakemeyi bekleyemezsin
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin deneyimini bekleyemezsin
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin görmüş geçirmiş tavrını bekleyemezsin
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin yapacağı sağduyulu muhakemeyi bekleyemezsin
he wears a $10 hat on a five-cent head kel başa şimşir tarak
he wears a $10 hat on a five-cent head eşeğe altın semer vursan yine eşektir
Colloquial
hit one’s head on the sink f. başını küvete/lavaboya çarpmak
stand on one's head f. bir tarafını yırtmak
stand on one's head f. elinden gelen her şeyi yapmak
stand on one's head f. kıçını yırtmak
stand on one's head f. mümkün olan her şeyi yapmak
be on your head f. senin sorumluluğun
be on your head f. senin bileceğin iş
stand on one's head f. yırtınmak
keep your head on a swivel expr. gözünü dört aç
Idioms
a light bulb goes on in (one's) head i. kafada şimşek çakması
a light bulb goes on in (one's) head i. aklına birden fikir gelmesi
a head start (on something) i. (bir şeye) önceden başlama
a head start (on something) i. (bir şeye) diğerlerinden önce başlama
a head start (on something) i. (bir şeye) erken başlama
a head start (on something) i. (bir şeye) diğerlerinden erken başlama
a head start (on/over somebody) i. (birine karşı) bir sıfır önde başlama
a head start (on/over somebody) i. (birine karşı) avantajlı başlama
a price on (one's) head i. (birinin) başına koyulan ödül
a price on (one's) head i. (birinin) kellesine biçilen fiyat
a price on head i. başına koyulan ödül
a price on head i. kellesine biçilen fiyat
a price on someone's head i. birinin başına koyulan ödül
a price on someone's head i. birinin kellesine biçilen fiyat
an old head on young shoulders i. olgun genç
an old head on young shoulders i. genç yaşına rağmen olgun kimse
an old head on young shoulders i. yetişkin gibi davranan/konuşan genç
an old head on young shoulders i. büyümüş de küçülmüş
an old head on young shoulders i. olgun genç
an old head on young shoulders i. genç yaşına rağmen olgun kimse
an old head on young shoulders i. yetişkin gibi davranan/konuşan genç
an old head on young shoulders i. büyümüş de küçülmüş
lie on the head of f. itham edilmek
lie on the head of f. suçlusu olarak görülmek
put your head on the block f. kendini riske/tehlikeye atmak
put your head on the block f. riski/tehlikeyi göze almak
put your head on the block f. kendini ateşe atmak
lay your head on the block f. kendini riske/tehlikeye atmak
lay your head on the block f. riski/tehlikeyi göze almak
lay your head on the block f. kendini ateşe atmak
have (someone's) blood on (one's) head f. (birisinin) kanı eline bulaşmak
have (someone's) blood on (one's) head f. (birisinin) ölümüne neden olmak
have (someone's) blood on (one's) head f. (birisinin) kanı ellerinde olmak
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring (something) down on (one's) head f. başına dert açmak/almak
bring (something) down on (one's) head f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) down on (one's) head f. başına belalı bir iş açmak
a light bulb goes on in (one's) head f. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
a light bulb goes on in (one's) head f. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) f. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) f. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
a light bulb goes on in someone's head f. kafasında ampul yanmak
a light bulb goes on in someone's head f. aklına parlak bir fikir gelmek
have a head on one's shoulders f. akıllı olmak
have one's head screwed on the right way f. akıllı olmak
have a good head on one's shoulders f. akıllı olmak
have one's head screwed on f. aklı başında olmak
have one's head screwed on the right way f. aklı başında olmak
have one's head screwed on the right way f. aklı selim olmak
have one's head screwed on the right way f. aklıselim olmak
knock something on the head f. bir şeyi yapmayı bırakmak
put a price on someone's head f. birinin başına ödül koymak
put a price on someone's head f. başına ödül koymak
want somebody's head on a platter f. birinin kellesini istemek
set a price on someone's head f. birinin başına ödül koymak
stand something on its head f. bir şeyi tamamen değiştirmek
have a head start on f. bir adım daha yakın olmak
have a good head on one's shoulders f. becerikli olmak
turn something on its head f. bir şeyi tamamen yanlış bir şekilde kullanmak
have a head start on something f. bir şeye avantajlı başlamak
turn something on its head f. bir şeyi tamamen değiştirmek
get a head start on something f. bir şeye avantajlı başlamak
get a head start on something f. bir şeye önde başlamak
get a price on one's head f. başına ödül konmuş olmak
have a price on one's head f. başına ödül konmuş olmak
stand something on its head f. bir şeyi o ana kadar kabul edildiğinden çok farklı bir şekilde sunmak
be on someone's head f. başına patlamak
have a head on one's shoulders f. becerikli olmak
have a head start on something f. bir şeye önde başlamak
turn something on its head f. bir şeyi o ana kadar kabul edildiğinden çok farklı bir şekilde sunmak
place a price on someone's head f. başına ödül koymak
want somebody's head on a plate f. birinin cezalandırılmasını istemek
be on someone's head f. birinin başına (gelmek)
stand something on its head f. bir şeyi tamamen yanlış bir şekilde kullanmak
want somebody's head on a platter f. birinin cezalandırılmasını istemek
want somebody's head on a plate f. birinin kellesini istemek
have a wise head on young shoulders f. çok deneyimli olmak
have a wise head on young shoulders f. çok görüp geçirmek
have an old head on young shoulders f. çok görüp geçirmek
have an old head on young shoulders f. çok deneyimli olmak
have a wise head on young shoulders f. görmüş geçirmiş olmak
have an old head on young shoulders f. görmüş geçirmiş olmak
hit the nail on the head f. hedefi on ikiden vurmak
have a wise head on young shoulders f. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
have an old head on young shoulders f. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
have one's head screwed on the right way f. mantıklı olmak
could do something standing on your head f. kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak
lay one's head on the block f. kendini tehlikeye atmak
put one's head on the block f. okkanın altına girmek
be on someone's head f. omuzuna (binmek)
have a good head on one's shoulders f. kültürlü olmak
have one's head screwed on the right way f. keskin zekalı olmak
have a head on one's shoulders f. kafası çalışmak
lay one's head on the block f. kendini okkanın altına atmak
not harm a hair on somebody's head f. kılına zarar vermemek
heap coals of fire on someone's head f. kötülük yapana iyilik ederek onun suçluluk duymasını sağlamak
lay one's head on the block f. kendini riske atmak
would not harm a hair on somebody's head f. kılına bile zarar vermemek
have one's head screwed on the right way f. kafası çalışmak
would not harm a hair on somebody's head f. kılına zarar vermemek
tackle head on f. kafa tutmak
put one's head on the block f. kendini okkanın altına atmak
put one's head on the block f. kendini tehlikeye atmak
not harm a hair on somebody's head f. kılına bile zarar vermemek
have a good head on one's shoulders f. kafası çalışmak
crash head-on f. kafa kafaya çarpışmak
wouldn't harm a hair on somebody's head f. kılına bile zarar vermemek
put one's head on the block f. kendini riske atmak
wouldn't harm a hair on somebody's head f. kılına zarar vermemek
have one's head screwed on the right way f. keskin zekası olmak
could do something standing on your head f. kolayca yapmak
lay one's head on the block f. okkanın altına girmek
have a good head on one's shoulders f. sağduyu sahibi olmak
have an old head on young shoulders f. sağduyulu olmak
face something head-on f. sorunla doğrudan ilgilenmek
face problems head on f. sorunlarla başa çıkmak
face something head-on f. sorunla yüzleşmek
hit the nail on the head f. tam isabet kaydetmek
hit the nail on the head f. tam üstüne basmak
hit the nail right on the head f. tam üstüne basmak
hit the nail on the head f. tam bilmek
heap coals of fire on someone's head f. taş atana ekmek atmak
heap coals of fire on someone's head f. taş atana gül atmak
hit the nail right on the head f. tam isabet etmek
hit the nail right on the head f. taşı gediğine koymak
hit the nail on the head f. taşı gediğine koymak
have one's head screwed on the right way f. zeki olmak
able to do something standing on one's head f. (bir şeyi) gözü kapalı yapmak/yapabilmek
flip something on its head f. (bir düşünceyi vb.) alaşağı etmek
hit the nail on the head f. üstüne basmak
stand/turn something on its head f. (bir düşünceyi/tabuyu vb) alaşağı etmek
be on someone's head f. üstüne (kalmak)
have a wise head on young shoulders f. yılların birikimine sahip olmak
have a head on one's shoulders f. yetenekli olmak
have a good head on one's shoulders f. yetenekli olmak
have an old head on young shoulders f. yılların birikimine sahip olmak
be on (one's) (own) head f. günahı (birinin/kendi) boynuna olmak
be on (one's) (own) head f. vebali (birinin/kendi) boynuna olmak
be on (one's) (own) head f. karar (birine/kendine) kalmak
be on (one's) (own) head f. sorumluluk (birinde) olmak
be on (one's) (own) head f. (birinin/kendi) bileceği iş olmak
be on someone's (own) head f. günahı (birinin/kendi) boynuna olmak
be on someone's (own) head f. vebali (birinin/kendi) boynuna olmak
be on someone's (own) head f. karar (birine/kendine) kalmak
be on someone's (own) head f. sorumluluk (birinde) olmak
be on someone's (own) head f. (birinin/kendi) bileceği iş olmak
heap scorn on (one's) head f. (biri) hakkında küçümseyici sözler söylemek
heap scorn on (one's) head f. (biri) hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
heap scorn on (one's) head f. (biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak
heap scorn on (one's) head f. (biri) hakkında saygısızca konuşmak
knock (someone) on the head f. (kazara veya bilerek birinin) başına çarpmak
knock (someone) on the head f. (kazara veya bilerek birinin) başına vurmak
knock something on the head [uk] f. bir şeyin yanlış olduğunu göstermek
knock something on the head [uk] f. yanlış olan bir şeyi baştan engellemek/bertaraf etmek
knock something on the head [uk] f. bir şeyin başını ezmek
knock something on the head [uk] f. bir şeyin büyümesini baştan engellemek
knock something on the head [uk] f. yılanın başını küçükken ezmek
knock something on the head [uk] f. bir şeyi yapmamaya karar vermek
meet head-on f. göğüs germek
meet head-on f. yüz yüze gelmek
meet head-on f. üstüne gitmek
meet head-on f. başa çıkmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında küçümseyici sözler söylemek
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında saygısızca konuşmak
able to (do something) standing on (one's) head f. (bir şeyin) uzmanı olmak
able to (do something) standing on (one's) head f. (bir şeyi yapmak) çocuk oyuncağı olmak
can do something standing on your head f. kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak
can do something standing on your head f. kolayca yapabilmek
can do something standing on your head f. gözü kapalı yapabilmek
put a bounty on one's head f. başına ödül koymak
could (do something) standing on (one's) head f. (bir şeyi) gözü kapalı yapabilmek
could (do something) standing on (one's) head f. (bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek
could (do something) standing on (one's) head f. (bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek
do (something) standing on (one's) head f. (bir şeyi/işi) gözü kapalı yapmak
do (something) standing on (one's) head f. (bir şeyi yapmak) çocuk oyuncağı olmak
face head-on f. sorunla doğrudan ilgilenmek
face head-on f. direkt yüzleşmek
face head-on f. direkt icabına bakmak
harm a hair on (one's) head f. kılına zarar vermek
harm a hair on (one's) head f. saçının teline zarar vermek
have your head screwed on (the right way) f. aklı başında biri olmak
have your head screwed on (the right way) f. aklı başında olmak
have your head screwed on (the right way) f. aklıselim olmak
have your head screwed on (the right way) f. mantıklı olmak
have your head screwed on (the right way) f. sağduyulu olmak
have a good head on shoulders f. aklı başında olmak
have a good head on shoulders f. çok zeki olmak
have a good head on shoulders f. sağduyu sahibi olmak
have a good head on shoulders f. akıllı olmak
have a good head on shoulders f. becerikli olmak
have a good head on shoulders f. kafası çalışmak
have a good head on shoulders f. kültürlü olmak
have a good head on shoulders f. yetenekli olmak
have a good head on your shoulders f. aklı başında biri olmak
have a good head on your shoulders f. çok zeki biri olmak
have a good head on your shoulders f. sağduyu sahibi biri olmak
have a good head on your shoulders f. akıllı biri olmak
have a good head on your shoulders f. becerikli biri olmak
have a good head on your shoulders f. kafası çalışmak
have a good head on your shoulders f. kültürlü biri olmak
have a good head on your shoulders f. yetenekli biri olmak
have your head screwed on f. aklı başında olmak
have your head screwed on f. aklı selim olmak
have your head screwed on f. mantıklı olmak
heap coals of fire on (one's) head f. kötülük yapana iyilik ederek onun suçluluk duymasını sağlamak
heap coals of fire on (one's) head f. taş atana ekmek atmak
heap coals of fire on (one's) head f. taş atana gül atmak
keep (one's) head on a swivel f. gözünü dört açmak
keep (one's) head on a swivel f. dikkatli olmak
knock (someone) on the head f. (birinin) kafasına vurmak/çarpmak
knock (someone) on the head f. (birinin) kafasına patlatmak/geçirmek
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyin) önünü kesmek
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyin) ilerlemesine engel olmak
knock (someone) on the head [uk] f. yanlış olan (bir şeyi) baştan engellemek/bertaraf etmek
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyin) başını ezmek
knock (someone) on the head [uk] f. yılanın başını küçükken ezmek
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyi) bırakmak
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyi) yapmamak
knock (someone) on the head [uk] f. (bir şeyi) ilerletmemek
not harm a hair on (one's) head f. (birinin) kılına bile dokunmamak
not harm a hair on (one's) head f. (birinin) saçının teline bile zarar vermemek
not touch a hair on (one's) head f. (birinin) kılına dokunmamak
not touch a hair on (one's) head f. (birinin) saçının teline bile dokunmamak
put head on the block f. okkanın altına girmek
put head on the block f. riski/tehlikeyi göze almak
stand on head f. amuda kalkıp durmak
stand on head f. bir tarafını yırtmak
stand on head f. elinden gelen her şeyi yapmak
stand on head f. kıçını yırtmak
stand on head f. mümkün olan her şeyi yapmak
stand on head f. yırtınmak
hit the nail right on the head f. doğru noktaya parmak basmak
born with a caul on (one's) head s. şanslı
born with a caul on (one's) head s. bahtı açık
born with a caul on (one's) head s. doğuştan şanslı
born with a caul on (one's) head s. uğurlu
born with a caul on (one's) head s. talihli
born with a caul on (one's) head s. kadir gecesi doğmuş
would not harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
would not harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
wouldn't harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
not harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
wouldn't harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
not harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
without harming a hair on somebody's head expr. saçının teline halel getirmeksizin
without harming a hair on somebody's head expr. saçının teline zarar vermeksizin
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir toplu iğnenin ucunda kaç melek dans eder
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir iğnenin başında kaç melek dans edebilir
how many angels can dance on the head of a pin expr. yersiz/önemsiz entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. fındık kabuğunu doldurmayacak fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. gereksiz fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. pratikte bir önemi olmayan/bir yere varmayan entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. incir çekirdeğini doldurmayacak entelektüel tartışma
(one's) head on a plate/platter expr. (birinin) kafasını kesme (kötü bir ceza verme anlamında)
(one's) head on a plate/platter expr. (birini) öldürme (kötü bir ceza verme anlamında)
on (one's) (own) head expr. vebali (birinin/kendi) boynuna
on (one's) (own) head expr. günahı (birinin/kendi) boynuna
on (one's) (own) head expr. (birinin/kendi) bileceği iş
on (one's) (own) head expr. sorumluluk (birinde)
on (one's) (own) head expr. karar (birine/kendine) kalmış
on (one's) (own) head be it expr. vebali (birinin/kendi) boynuna
on (one's) (own) head be it expr. günahı (birinin/kendi) boynuna
on (one's) (own) head be it expr. (birinin/kendi) bileceği iş
on (one's) (own) head be it expr. sorumluluk (birinde)
on (one's) (own) head be it expr. karar (birine/kendine) kalmış
on (one's) (own) head be it expr. sonucuna (biri/kendi) katlanır
on head expr. (birinin) üstüne
on head expr. (birinin) başına
on head expr. (birinin) boynuna
on head expr. (birinin) sorumluluğu
on head expr. (birinin) bileceği iş
on somebody's head be it expr. vebali (birinin) boynuna
on somebody's head be it expr. günahı (birinin) boynuna
on somebody's head be it expr. (birinin) bileceği iş
on somebody's head be it expr. sorumluluk (birinde)
on somebody's head be it expr. karar (birine) kalmış
on somebody's head be it expr. sonucuna (biri) katlanır
standing on (one's) head expr. çok kolay bir şekilde
standing on (one's) head expr. hiç zorlanmadan
standing on (one's) head expr. gözü kapalı
Speaking
he has a good head on his shoulders expr. aklı başında biri
he has a good head on his shoulders expr. onun kafası çalışıyor
on your head be it expr. sana kalmış
be on your head expr. sen bilirsin
his blood is on his own head expr. vebali kendi boynuna
Advertising
head-on-position i. trafiğin tam akış yönüne karşı dikilen reklam standı
Technical
head on the spillway i. savak yükü
head on the spillway i. savak üstündeki su yükü
Automotive
head on collision i. kafa kafaya çarpışma
head on collision avoidance assistance system i. kafa kafaya çarpışmadan kaçınma destek düzeni
Traffic
head-on collision i. kafa kafaya çarpmalı kaza
British Slang
knock it on the head! expr. kes artık şunu!